Gayrimenkul sektörü özellikle 2000’li yıllardan itibaren başta İstanbul olmak üzere önemli bir ivme kazandı. Özellikle son yıllarda markalı konut projelerine her gün bir yenisi ekleniyor. Anadolu için ise konut sektörünün yeni yeni gelişmeye başladığını söyleyebiliriz. Özellikle son beş- altı senedir markalı konut olarak tanımladığımız tipte sitelerin Anadolu şehirlerinde de yerli ve ulusal inşaat firmaları tarafından inşa edilmeye başlandığını görüyoruz. Sanayisi gelişmiş ve sosyo-ekonomik seviyesi yüksek şehirlerde korunaklı, sosyal tesisleri bulunan site tipi yapılara talep olduğunu gören inşaat firmaları bu şehirlerde de proje geliştirebilecekleri arsa arayışına girdiler. Bu da sektörün İstanbul’dan sonra Anadolu şehirlerinde de gelişeceğini gösteriyor.
Gayrimenkul yatırımı yapmak isteyenlerin dikkat etmesi gereken konulardan en önemlilerinden biri mülkün kendini geri ödeme süresidir. Biz buna amorti süresi diyoruz. Bu süre satın alınan konutun getirisi ile kendini geri ödeme süresi anlamına geliyor.
Türkiye de özellikle büyük şehirlerde orta gelir grubuna hitap edecek konut üretimi problemi var. Bu durum üreticiden kaynaklanmıyor, kaynaklar pahalı yani konutun en temel kaynağı olan “arsa temini maliyetli” .Bu da alıcının talebine ve alım gücüne göre fazla proje üretilememesine neden oluyor. Yatırımcı tarafından bakacak olursak arsa fiyatlarının çok yüksek olması erişilebilir konut üretimini engelliyor.
3 büyük şehir dışında bazı şehirlerde mülklerin kendini geri ödeme süresi hala İstanbul’un altında buralara yatırım yapılabilir, ama oralarda da yıllar içindeki değer artış kazancının büyük şehirlerden az olabileceği göz önünde bulundurulmalı. Özellikle son 5-6 senedir İstanbul'un yanı sıra sanayileşen ve gelişen kentlerde de orta ve üst gelir grubuna hitap eden projelerin geliştirildiğini görüyoruz. Yatırımcının Anadolu’da proje geliştirmeye başlamasında hem talebin hem de erişilebilir konut üretecek arsa arzının etkisi var.